Arabuluculuk Sürecinde Gizlilik İlkesi ve İhlali Halinde Cezai Yaptırımı
1. Gizlilik İlkesinin Arabuluculuk Kurumundaki Yeri ve Önemi
Arabuluculuk, taraflara uyuşmazlıklarını daha kısa sürede, daha az masrafla ve daha az yıpratıcı biçimde çözme imkanı tanıyan alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Ancak bu sistemin sağlıklı biçimde işleyebilmesi, tarafların arabuluculuk sürecinde kendilerini güvende hissetmelerine bağlıdır. İşte gizlilik ilkesi tam da bu güven duygusunu temin eder. Taraflar, görüşmeler sırasında açıklayacakları bilgi ve belgelerin daha sonra aleyhlerine kullanılmayacağından emin oldukları ölçüde açık ve dürüst davranabilir. Dolayısıyla gizlilik, yalnızca bir etik ilke değil, arabuluculuk kurumunun temel taşıdır.
Hukuki açıdan gizlilik, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda açıkça düzenlenmiştir. Kanun’un 4. maddesi arabuluculuk faaliyetiyle bağlantılı tüm bilgi, belge ve beyanların gizli olduğunu, 33. maddesi ise bu gizliliği ihlal eden kişiler hakkında altı aya kadar hapis cezası öngördüğünü belirtir. Bu düzenlemeler, gizlilik ilkesinin kamu düzenine ilişkin bir zorunluluk olarak ele alındığını gösterir. Dolayısıyla gizliliğin ihlali yalnızca taraflar arasında değil, tüm katılımcılar bakımından sonuç doğurur.
2. Gizlilik İlkesinin Kapsamı
Gizlilik ilkesi, arabuluculuk sürecinin tamamına yayılmış bağlayıcı bir kuraldır. Bu yükümlülük yalnızca taraflarla sınırlı olmayıp; arabulucu, taraf vekilleri ve sürece herhangi bir şekilde dahil olan herkes bakımından geçerlidir. Süreç boyunca elde edilen bilgi, belge, teklif, açıklama ya da beyanların üçüncü kişilerle paylaşılması yasaktır. Görüşmelerin içeriği, oturumda kimlerin bulunduğu, yapılan önerilerin kabul edilip edilmediği veya müzakere sürecinde dile getirilen ifadeler gizlilik koruması altındadır.
Arabuluculuk sürecinde söylenen sözlerin daha sonra mahkemeye taşınması, 6325 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca mümkün değildir. Bu hüküm, tarafların arabuluculukta yaptıkları beyanların sonradan delil olarak kullanılamayacağını açıkça düzenler. Bu tür belgeler mahkemeye sunulsa dahi, mahkeme bunları hukuken geçersiz kabul eder. Böylece, tarafların özgürce konuştuğu güvenli bir alan yaratılır. Gizlilik yalnızca sürecin içsel güvenliğini değil, aynı zamanda yargılamanın dürüstlüğünü de korur.
Gizlilik ilkesi aynı zamanda kişisel verilerin korunmasıyla da yakından ilişkilidir. Arabuluculuk sürecinde tarafların kimlik, adres, iletişim ya da mali bilgileri gibi özel nitelikli veriler işlenebilmektedir. Bu nedenle, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca gerekli güvenlik önlemlerinin alınması, tarafların açık rızasının temin edilmesi ve verilerin yalnızca arabuluculuk faaliyeti kapsamında kullanılması zorunludur. Gizlilik, bu yönüyle hem HUAK hem de KVKK hükümleriyle korunan, çok katmanlı bir yükümlülük niteliği taşır.
3. Gizliliğin İhlal Edilmesi Halinde Doğacak Hukuki ve Cezai Sonuçları
Gizlilik ilkesine aykırı davranış, hukukun farklı alanlarında birden fazla sonuç doğurabilir. Hukuk yargılaması bakımından, HUAK m. 5 gereğince gizliliğe tabi beyan veya belgeler mahkeme ya da hakem önünde delil olarak kullanılamaz. Bu tür belgeler sunulsa dahi, mahkeme bunları hukuken geçersiz kabul eder. Dolayısıyla arabuluculuk sürecinde tarafların yaptığı açıklamalar, anlaşma sağlanmamış olsa bile yargılamada taraflardan biri lehine veya aleyhine kullanılamaz. Bu düzenleme, tarafların arabuluculuk sürecinde özgürce ve güvenle konuşmasını teminat altına alır.
Ceza hukuku bakımından, gizliliğe aykırı hareket eden kişi HUAK m. 33 uyarınca şikayet üzerine altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir. Gizlilik ihlali yalnızca taraflarca değil, arabulucu veya taraf vekili tarafından da gerçekleştirilebilir. Böylece gizlilik yükümlülüğü hem kamu hukuku hem özel hukuk bakımından yaptırıma bağlanmıştır.
Bununla birlikte gizlilik mutlak bir ilke değildir. HUAK m.4/3 hükmü, bazı durumlarda gizliliğin ortadan kalkabileceğini öngörür. Tarafların açık rızasıyla bilgi paylaşılması, bir suçun önlenmesi veya soruşturulması amacıyla açıklama yapılması ya da icra edilebilir bir anlaşma belgesinin düzenlenmesi gibi hallerde gizlilik yükümlülüğü sona erer. Ancak bu istisnalar dar yorumlanmalıdır, aksi halde gizlilik kuralı işlevini yitirir. Gizliliğin esası, tarafların iradeleri ve güven ilişkisi üzerine kuruludur; bu dengenin korunması arabuluculuk kurumunun saygınlığı açısından elzemdir.
4. Sonuç ve Değerlendirme
Arabuluculuk sürecinin verimliliği, tarafların süreç boyunca kendilerini güvende hissetmeleriyle doğrudan bağlantılıdır. Bu güveni sağlayan en temel unsur ise gizlilik ilkesidir. Gizliliğin ihlali, yalnızca taraflara zarar vermekle kalmaz; kurumun bütününe olan inancı da zedeler. Bu nedenle, arabulucuların, taraf vekillerinin ve sürece dahil olan herkesin gizlilik yükümlülüğünü bir kanuni zorunluluk olmanın ötesinde, mesleki bir sorumluluk olarak görmesi gerekir.
Gizlilik, arabuluculuğun özünü oluşturan “serbest müzakere” ortamının teminatıdır. Tarafların güven içinde konuşamadığı bir süreçte kalıcı bir uzlaşma sağlanması mümkün değildir. Bu nedenle, gizlilik ilkesine ilişkin farkındalığın artırılması, arabuluculuk kurumunun toplumsal kabulü ve etkinliği bakımından da büyük önem taşımaktadır.