İŞ HUKUKU IŞIĞINDA BORDRO HİLESİ

İŞ HUKUKU IŞIĞINDA BORDRO HİLESİ

Ücret bordrosu ve ücret hesap pusulası, işçinin ücret ve ücrete bağlı haklarını, çalışma süresini, fazla mesaiyi, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarını, prim ödemelerini ve ücretten yapılan yasal kesintileri belgeleyen resmi evraklardır. Bu belgeler, hem işverenin yükümlülüklerini yerine getirmesi hem de işçinin haklarının denetlenebilir olması açısından büyük önem taşımaktadır.213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 238. maddesi uyarınca, işverenin ücret bordrosu düzenlemesi ve bordroda yasal kesintileri açıkça göstermesi zorunludur. Buna paralel olarak, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 37. maddesi gereği, işverenin işçiye yaptığı ücret ödemelerinde, ücretin neye karşılık ödendiğini ve hangi kesintilerin yapıldığını belirten ücret hesap pusulasını işçiye vermesi gerekmektedir.

Yargıtay uygulamasında ise ücret bordrosunun içeriği sadece şekli değil, aynı zamanda maddi doğruluk açısından da denetlenmektedir. Özellikle işçilerin fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yaptığı çalışmalar karşılığında hak ettiği ücretlerin, bordroda açıkça gösterilmemesi ya da bu tür ödemelerin işçinin çıplak ücretinin bir parçası gibi yansıtılması durumlarında, söz konusu bordrolar hileli bordro olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda, işverenin bordro üzerinde yaptığı tahakkukların –örneğin fazla mesai, UBGT ya da prim ödemeleri gibi– gerçekte fiili çalışmaları değil, işçinin esas ücretinin bölünmüş yansımaları olduğu tespit edildiğinde, Yargıtay bu uygulamayı "bordro hilesi" olarak nitelendirmektedir. Böyle bir durumda, işverenin işçiye fazla çalışma veya tatil çalışması yaptığı halde ödeme yapmadığı, buna rağmen bordroda bu çalışmalar yapılmış gibi göstererek hileye başvurduğu kabul edilmekte ve bu durum işçi lehine değerlendirilerek bordroya itibar edilmemektedir.

Bu çalışmanın amacı, işverenin ücret bordrosuna yönelik manipülatif işlemleri karşısında Yargıtay tarafından verilen kararlar çerçevesinde, "bordro hilesi" kavramının içeriğini ortaya koymak ve bu tür uygulamaların doğurduğu hukuki ve idari yaptırımları değerlendirmektir. Ücret bordrosunda fazla çalışma sütununun yer almasına rağmen bu sütunun boş bırakılması durumunda, bordronun işçi tarafından imzalanmış olması tek başına işçi aleyhine delil teşkil etmeyecektir. Bu gibi hallerde bordronun içeriğinin aksini, tanık beyanları da dahil olmak üzere her türlü delille ispat etmek mümkündür.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 2017/8459 Esas, 2017/12501 Karar sayılı, 29.05.2019 tarihli kararında;

“…Somut olayda davacının davalı işyerinde 21.07.2010-28.12.2012 tarihleri arasında kepçe operatörü olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde davacının hizmet süresi içerisinde davacı işçi tarafından imzası inkar edilmeyen ve fazla mesai tahakkuku bulunan bordrolar yer almaktadır. Mahkemece, bu husus göz önüne alınarak fazla mesai alacağının reddine karar verilmiştir. Ancak bazı aylarda bordrolar davacı işçi tarafından imzalanmış ve fazla mesai sütunu yer almış olsa da söz konusu sütunun boş nitelikte ve tahakkuk yapılmamış halde olduğu; bordrodaki tutarın ise banka aracılığıyla ödenmiş olduğu görülmüştür. O halde bu nitelikteki aylar için imzalı bordrolar dikkate alınamayacak olup bu aylara ilişkin yansız ve husumeti bulunmayan tanıklar dinlenerek fazla mesai yapılıp yapılmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”

Bu karar uyarınca, fazla çalışma sütunu boş veya tahakkuk yapılmamış bordrolar açısından, işçinin imzası bulunsa dahi bu bordrolar kesin delil olarak kabul edilmemektedir. Bu tür bordroların içeriğinin doğruluğu, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta bağımsız ve tarafsız tanık beyanları başta olmak üzere çeşitli delillerle ortaya konulmalıdır. Bu yaklaşımla işverenin, bordrolardaki fazla mesai tahakkuklarını göstermeden işçinin imzasını delil olarak sunması, işçinin haklarını kısıtlayıcı nitelikte değerlendirilmektedir.Sonuç olarak, fazla mesai alacakları bakımından ücret bordrolarının içeriği somut olarak araştırılmalı, bordrolardaki eksiklik veya boşluklar işçinin lehine yorumlanmalıdır.

Uygulamada sıkça karşılaşılan başka bir sorun ise ücret bordrolarında fazla çalışma karşılığında gösterilen tahakkukların sembolik düzeyde kalmasıdır. İşverenler bu yöntemi kullanarak, işçilerin fazla mesai ücretlerini talep etmelerinin önüne geçmeye çalışmaktadır. Ancak, fazla mesai tahakkuklarının sembolik olması, işçinin alacağını kanıtlamasına engel teşkil etmez. İşçi, elindeki her türlü delil ile fazla çalışma ücreti talebini ispatlayabilir. Bu durumda, bordroda yazan miktar kesin delil olarak değerlendirilmez; dışlama yerine mahsup yapılması gerekmektedir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 8 Haziran 2020 tarihli 2016/27594 E. ve 2020/5017 K. sayılı kararında şu hususlara dikkat çekmiştir:

“…İmzalı bordrolarda fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşıldığında, bordro hilesi olmadığı sürece, işçinin gerçekte daha fazla çalışma yaptığını yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Ancak işçi, fazla çalışma alacağının bordroda yazandan fazla olduğunu ihtirazî kayıtta belirtmişse, fazla çalışma ispatı her türlü delille mümkün olur. Bordroda hile yoksa ve fazla mesai ücretleri ödenmiş, ayrıca ihtirazî kayıt konmamışsa, tanık beyanlarıyla tespit edilen fazla çalışma için ödenen ayların dışlanması gerekir; aksi halde bu ödemeler mahsup edilir. Başka bir ifadeyle, işverenler, işçilerin fazla çalışma talebini engellemek için sembolik tahakkuklar yapmışsa, bu aylar hesaplamadan çıkarılmaz, ancak ödenen fazla mesai ücretleri alacaklardan düşülür. Mahkemece, kabul edilen ücret üzerinden fazla çalışma alacakları hesaplanmalı, bordrolardaki tutarlar mahsup edilmeli, bilirkişiden denetime uygun rapor alınmalı ve talep hakkında takdiri indirim de değerlendirilerek karar verilmelidir.”

Bu karara göre, sembolik olarak gösterilen fazla mesai tahakkukları, işçinin alacağı hesaplanırken mahsup edilmek üzere dikkate alınmalı ve hesaplama her türlü delil ile desteklenmelidir.

Sonuç olarak, işçinin imzasını taşıyan ücret bordrolarında fazla çalışma tahakkuku yer alıyorsa, bu çalışmaların kapsamının yazılı delillerle özellikle puantaj kayıtları veya işverenin düzenlediği belgelerle somut biçimde ortaya konulması gerekir. Ancak uygulamada, işverenlerce bordroya sembolik fazla mesai tutarları yansıtılarak bu düzenlemenin istismar edildiği görülmektedir. Bu tür durumlarda, bordroda yer alan sembolik tahakkukların, fazla mesai alacaklarının hesaplanmasında tamamen dışlanması yerine, gerçek alacaklardan mahsup edilmesi adalet ve hakkaniyet ilkelerine daha uygun olacaktır.



Benzer Makaleler