İŞ HUKUKUNDA REKABET YASAĞI HAKKINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

TİCARİ SIRLARIN HUKUKİ OLARAK KORUNMASINDA REKABET YASAĞININ ÖNEMİ

Ticari sırların hukuki olarak korunması haksız rekabet kavramı kapsamında değerlendirilmektedir. Ticari sırların korunmasına yönelik İş Kanunu, Türk Ticaret Kanunu (TTK), Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) ve Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (RKHK) da bulunan hukuki düzenlemelerin bulunmasının yanı sıra, işletmelerin önlemler alarak ticari sırları belirlemesi ve sistematik bir şekilde koruma altına alması gerekmektedir. 

Bu nedenle işletmelerin; rekabet yasağı sözleşmeleri düzenlemeleri veya akdedilen sözleşmelerde haksız rekabete yönelik hususlara da yer vermeleri büyük önem arz etmektedir. 

İşçi ve işveren arasında imzalanacak olan rekabet yasağı sözleşmesi ile; belirli bir faaliyet alanında, belirli bir coğrafi bölgede, belirli bir zaman dilimi içerisinde, işverenle rekabet ilişkisi içerisine girmeme taahhüt edilerek haksız rekabetin önüne geçilmesi sağlanacak aksi halde cezai şart yaptırımı düzenlenebileceği gibi işverenin zararı da karşılanabilecektir.

II-RAKABET YASAĞI 

Rekabet yasağı, aynı alanda çalışan/ iş gören, kişiler veya kuruluşların birbirleri ile hukuka aykırı şekilde yarışa girememesi anlamına gelmektedir. Bu hususta; işyerinde çalışan ve işletmenin rekabet edebilmesine olanak sağlayan ticari nitelikte bilgilere vakıf olan işçiler etkin bir rol oynamaktadır.

İş sözleşmesinin devam ettiği sırada sözleşmeye gerek olmadan kanunen işçinin rekabet etmeme borcu söz konusu olup kaynağını işçinin sadakat borcu oluşturmaktadır. Türk Borçlar Kanunu Madde 396/3 :”İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, sadakat borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez.” şeklinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla sözleşme devam ederken rekabet etmeme kanuni bir yükümlülük olup işçinin buna zorunlu olarak katlanması gerekmektedir. Rekabet etmeme borcu ise işin veya iş sözleşmesinin bitmesi ile birlikte sona etmektedir. 

Rekabet etmeme borcunun iş sözleşmesi sona erdikten sonra da devam ettirilmesinin istenilmesi halinde; başlangıçta iş sözleşmesi kurulurken sözleşmeye bu konuda ayrıca bir hüküm eklenmeli ya da işçi ile rekabet yasağına ilişkin ayrı bir rekabet sözleşmesi düzenlenmelidir.  

Rekabet yasağı sözleşmesi ise Türk Ticaret Kanunu MADDE 444/1: ”Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.” şeklinde hüküm altına alınmış olup iş sözleşmesi bitikten sonra  işçinin işveren ile rekabet etmemesini konu edinmektedir.

III-RAKABET YASAĞI SÖZLEŞMESİNDE YA DA İŞÇİ – İŞVEREN ARASINDA İMZALANAN SÖZLEŞMEYE REKABET YASAĞINA İLİŞKİN KAYDIN KONULMASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR VE GEÇERLİLİK KOŞULLARI

  • Taraflar arasında hizmet ilişkisinin bulunması gerekmektedir. Rekabet yasağı sözleşmesinin kurulabilmesi için öncelikle taraflar arasında hizmet ilişkisinin bulunması gerekmektedir.


  • Rekabet Yasağı sözleşmesi özel bir kanun hükmü ile engellenmemiş olmalıdır. Örneğin; 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun 13. Maddesine göre gazeteciler bakımından rekabet yasağı kayıtları geçersiz sayılmıştır.


  • Rekabet Sözleşmesi yazılı şekilde yapılmalıdır. Kanunun öngördüğü şekil adi yazılı şekil olup resmi şekilde yapılma zorunluluğu yoktur.


  • İşverenin korunmaya değer şekilde haklı bir menfaatinin varlığı gerekmektedir. Rekabet etmeme sözleşmesinin düzenlenebilmesi için çalışma koşullarının işçiye;


-Üretim Sırları ve İşverenin İşleri Hakkında Bilgi Edinme Olanağı,

-Müşteri Çevresi Hakkında Bilgi Edinme Olanağı vermesi ve

ş ilişkisinin kolaylığı sebebi ile edinilen bu bilgilerin kullanılmasının işvereni önemli bir zarara uğratma ihtimalinin olması gerekmektedir.


  • Rekabet Yasağının Zaman, Yer ve Konu Bakımından sınırlandırılması gerekmektedir.


Düzenlenecek olan rekabet yasağı sözleşmesinin, işçinin çalışma özgürlüğünü ve ekonomik geleceğini kısıtlamaması bakımından geçerli olabilmesi için birtakım sınırlar getirilmiştir.


  1. Yer bakımından sınırlama getirilmesi zorunlu olup sözleşmede mutlaka belirtilmelidir. Yer bakımından sınırlama; coğrafi bir bölge, şehir ya da işverenin faaliyet alanı olabilecektir. Net bir yer sınırı olmalıdır. Yer bakımından belirlenecek olan sınırın işverenin faaliyet alanını aşmaması gerekmektedir. Her somut olaya göre sınır ve denge belirlenebilecektir.


  1. Zaman bakımından belirleme yapılmalıdır. Rekabet yasağı sözleşmesinin süresinin, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamayacağı TTK’ nın 445/1. Maddesi ile düzenleme altına alınmıştır. Anılan sürenin başlangıç tarihi ise iş sözleşmesinin sona erdiği tarihtir. Özel durumlarda 2 yılı geçmesi söz konusu olabilir ve bu durumda süre istisnası ise işçinin iş yerindeki konumu ve uzmanlığı ile bilgilerine göre değişebilecektir.


  1. Konu Bakımından belirleme yapılması gerekmektedir. İşverene ait faaliyet alanı içerisinde kalan, işçinin öğrendiği mesleki bilgi, yapmakla olduğu görevi ile sınırlanmalıdır. Her konuda rekabet yapmasını yasaklayıcı şekilde düzenlemeler yapılmamalı, genel ifadeler kullanılmamalıdır.


  • Aşrı bir şekilde rekabet yasağı düzenlemesi yapılmaması gerekmektedir. Aksi halde  somut olayın özelliklerine göre bu duruma hakim müdahale edebilecek ve rekabet yasağını  hakkaniyete uygun sınırlara çekebilecektir. Bu durum sözleşmenin kapsamı yer ve süresi ile cezai şart bakımından olabilecektir. TBK 445/2. fıkrasında hakimin aşırı şekilde yapılan rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin hükümleri sınırlayabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu hususta işverenin karşı ediminin söz konusu olması halinde hakim takdir yetkisini kullanırken bu durumu da göz önüne alabilecektir.


  • Rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranılması halinde uygulanacak yaptırımların hüküm altına alınması önem taşımaktadır. 


  1. Rekabet yasağına aykırı davranılması halinde işverenin zararının tanzim edilmesi gerekmektedir. TBK MADDE 446-“ Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür.” şeklindedir. Bu halde işverenin, zararının rekabet yasağına aykırı davranıştan kaynaklanmış olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.


  1. Rekabet Yasağına aykırı olan davranış ceza koşuluna bağlanarak önlem alınabilecektir. Cezai şart tutarının açıkça belirlenmiş olması gerekmektedir. Rekabet yasağına aykırılık sonucu ispat yükü altına girilmesinin istenmemesi halinde sözleşmeye cezai şart konulabilir ve böylelikle aykırılığın sonucu uğranılan zararın ispat edilmesine gerek kalmadan, sadece rekabet yasağına ilişkin ihlalin varlığının ispatı ile cezai şarta ilişkin tutar talep edilebilir. İşverenin zarara uğrayıp uğramadığına bakılmaz. Öngörülen cezai şartın ortaya çıkan zararı tazmin etmeye yetmemesi halinde işverenin ispatı ile birlikte işçi aşan zararı gidermekle yükümlü olacaktır. Cezai şartın aşırı nitelikte olması halinde TBK’nın 182. Maddesi gereği hakim cezai şartı kendiliğinden indirebilecektir. 


  1. Rekabet yasağına aykırı davranılması halinde işveren işçiden aykırılığın giderilmesini de isteyebilecektir. İşveren sözleşmede yazılı olarak, açıkça düzenlenmiş olması halinde/ rekabet yasağı sözleşmesinde yazılı olarak açıkça saklı tutması koşuluyla; ihlal edilen çıkarların önemine ve işçinin davranışının haklılık derecesine bağlı bir şekilde, yasağa aykırı davranışın sona erdirilmesini isteyebilmektedir. Sözleşmede ayrıca cezai şart bulunması, ihlali oluşturan davranışa son verilmesi talebini etkilemez. Rekabet yasağının ihlali nedeniyle işverenin önemli bir zararının olması ve işçinin rekabet yasağını ihlale yönelik davranışının ağır bir nitelik taşıması gerekir.


  • Rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin sona ermesi birden fazla şekilde gerçekleşebilecektirSözleşmenin süresinin dolması, işverenin gerçek yararının / korunacak menfaatinin kalmaması, iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın işveren tarafından sona erdirilmesi ya da işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle/ işverenin kusuru nedeniyle feshetmesi halinde söz konusu olacaktır. Bu durumda rekabet yasağı sona erecektir.

Dolayısıyla işçiye yüklenecek haklı bir sebep olmaksızın işverenin iş akdini feshetmesi halinde REKABET YASAĞI SONA ERMEKTE VE İŞÇİ REKABET YASAĞI BORCUNDAN KURTULMAKTADIR. Bir diğer deyişle; haksız rekabetin işletilebilmesi için işverenin iş sözleşmesini haklı veya geçerli bir nedenle feshetmesi gerekmektedir. Haksız ya da geçersiz nedenle yapılan fesih halinde ise işverenin haksız rekabet hükmüne dayanması mümkün değildir. Örneğin işçinin ücret ve sosyal haklarının ödenmemesi, sigorta primlerinin yatırılmaması ya da gerçekte var olandan eksik yatırılması vb. durumlarda iş sözleşmesinin haklı nedenle sona ermesi halinde işçinin rekabet yükümlülüğünden söz edilemeyecektir. Yine işçi tarafından işe iade davasının kabulü halinde de işverenin rekabet yasağına ilişkin talep hakkı bulunmamaktadır.


Aşağıda rekabet yasağına ve ihlaline yönelik aşağıda yargıtay kararlarına yer verilmiştir.


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 2017/4543 E., 2019/1109 K. Sayılı Kararı :“…Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan 27/02/2009 tarihli iş akdine bağlı gizlilik ve rekabet yasağı düzenlemesinde rekabet yasağına ilişkin olarak herhangi bir yer ve süre şartı getirilmediği, sadece aynı sektörde iş takibi, pazarlama ve yahut ticari faaliyet gösteremeyeceğinin düzenlendiği, bununla birlikte sözleşmeye aykırılık halinde 50.000 USD tutarında tazminat ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ancak rekabet yasağının yer ve süre yönünden sınırlandırılmaması halinde geçerli olmayacağı, bu durumda taraflar arasındaki rekabet yasağı düzenlemesinin geçerli sayılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve taraflar arasındaki uyuşmazlığa 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun uygulunacak olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir..”


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 2019/3206 E.,   2020/1104 K.  Sayılı 10/02/2020 Tarihli Kararı : “…Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalının davacı şirkette Arge Teknisyeni olarak boya formülleri üzerinde çalıştığı ve davacı şirketin teknik, üretim teknolojisi ve özel üretim biçimi gibi ticari sırlarına ulaşmasının mümkün olduğu, davalının, taraflar arasında yapılan sözleşmeye aykırı olarak aynı faaliyet alanında çalışan başka bir firmada aynı nitelikte bir işe girmesinin davacı yönünden haksız rekabet oluşturduğu, bu nedenle sözleşmeyle kararlaştırılan ceza-i şarttan sorumlu olduğu ancak sözleşmeyle kararlaştırılan cezai şart fahiş olduğundan tenkisi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir…”


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 2015/8490 E. ,  2016/3062 K. Sayılı 21/03/2016 Tarihli Kararı: “…Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan rekabet yasağı ve sır saklama sözleşmesinde rekabet yasağının kapsamının yer bakımından sınırlama getirmeden belirlendiği, bu durumun işçinin ekonomik anlamda yıkımına sebebiyet vereceğinden söz konusu sözleşmenin geçersiz olduğu, rekabet yasağı ve sır saklama sözleşmesinin geçersizliği karşısında davalının çalışmaya başladığı şirket için bir kısım müşterilere düşük fiyat teklifinin ticari sırrın paylaşılması suretiyle haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir…”


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ‘ nin 2015/15290 E. ,  2017/2808 K. Sayılı 10/05/2017 Tarihli Kararı: “…Rekabet yasağının ihlalini tespit için davacının somut bir zarara uğramış olması gerekmediği gibi davalının da somut olarak ticari sır niteliğindeki bilgilere sahip olması ve bu bilgileri davacı aleyhine kullanmasının da gerekmediği, davalı işçinin bu bilgilere ulaşabilme ve davacı işverene zarar verebilme ihtimal ve riskinin mevcut olup olmadığının araştırılması, rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün ihlal edilip edilmediğinin değerlendirilmesi ve bu hususta gerekirse sektörden işin uzmanı bir bilirkişiden rapor alınarak sonuca varılması gerektiğinden eksik incelemeye dayalı olarak verilen davanın reddi yönündeki yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
Mahkemece, rekabet yasağının ... ve ... Bölgelerinin tamamını kapsar şekilde ve davalı aleyhine tek taraflı bir çalışma yasağı şeklinde düzenlenmesinin çalışma hürriyetini ihlal ettiği gerekçesiyle de davanın reddine karar verilmiştir. Türk Borçlar Kanunu'nun rekabet yasağına ilişkin 445/ 2. fıkrasında, hâkimin, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabileceği düzenlenmiştir. Bu itibarla, mahkemece TBK'nın 445/2. maddesi uyarınca bir değerlendirme yapılmaksızın, yazılı gerekçelerle sözleşmede öngörülen rekabet yasağının Anayasa'nın çalışma hürriyetine aykırı olduğu sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamış hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir…”


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ‘nin   2018/3705 E. ,  2019/1860 K. Sayılı Kararı“..Somut olayda mahkemece, davalı işçinin davacı şirkette çalıştığı konum itibariyle davacıya ait ticari sırlara, üretim teknolojisi yada özel üretim biçimi gibi üretim sırlarına ya da müşteri çevresine erişebilme imkanı ve ihtimalinin bulunup bulunmadığı, davacı işverene zarar verebilme ihtimal ve riskinin mevcut olup olmadığının belirlenerek, rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün geçerliliğinin değerlendirilmesi ve bu hususta gerekirse aralarında sektör bilirkişinin de olduğu heyetten rapor alınarak sonuca varılması gerektiği halde açıklanan ilkelerin gözetilmediği bilirkişi raporuna ve eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir…”


Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ‘nin   2019/3155 E. ,  2021/2225 K. Sayılı 26.01.2021 Tarihli Karar“..Taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş sözleşmesine konulmasına veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. Rekabet yasağının ihlaline bağlı taraflarca kararlaştırılmış olan belli bir ödemeyi öngören yaptırım, niteliği itibarıyla bir cezai şart hükmüdür.İş akdinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Buna karşılık, taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş akdine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. İş akdi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu ancak böyle bir yükümlülük sözleşme ile kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olmaktadır.

….

Borçlar Kanunu’nun 180. Maddesinin 1. Fıkrasında “Alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir” hükmü yer aldığından, işverenin herhangi bir zararı ispatlamak zorunda bulunmaksızın sözleşmede kararlaştırılan cezai şartı isteyebilmesi olanağı vardır. Bu durumda işverenin cezai şartı talep edebilmesi için rekabet yasağının ihlal edildiğini ispatlaması yeterlidir. (Süzek, S. İş Hukuku,Yenilenmiş 11. Baskı İstanbul 2015, S:378) Somut olayda, taraflar arasında TBK 444. vd. maddelerine uygun rekabet yasağı sözleşmesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı işçinin davacı şirkette 02.08.2010 tarihinde akdedilen yazılı iş sözleşmesi ile satış temsilcisi olarak işe başladığı, taraflar arasında 02.08.2010 tarihli iş sözleşmesinin eki olarak düzenlenmiş aynı tarihli Rekabet Yasağı ve Sır Saklama Sözleşmesinin 1. maddesi ile davalının gerek iş sözleşmesinin devamı sırasında ve gerekse iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işverenle ve işle ilgili mesleki sır ve gizli belgeleri kendi kişisel amaçları veya herhangi bir başka kişi, şirket, kurum veya kuruluşun çıkarları için kullanmayacağını ve/veya herhangi bir kişi, şirket ve kuruluşa ifşa etmeyeceğini beyan ve taahhüt ettiği ve sözleşmenin 2. maddesinde de, davalının iş akdinin devam ettiği dönemde veya iş akdi sona erdikten sonra yukarıda belirtilen sır saklamaya ilişkin yükümlülüklerini herhangi bir şekilde ihlal ettiği takdirde işverenin haklı fesih hakkı saklı kalmak kaydıyla davalının son aylık brüt ücretinin 12 katı tutarındaki ceza bedelini ve bu ihlal neticesinde uğradığı tüm zararların ceza bedelinden fazla olması hâlinde fazla olan kısmını talep ve tahsil edebileceği ve davalının ceza bedelini ve ceza bedelini aşan zararı kendisine yapılacak yazılı ihbar veya ihtarın tebliğinden itibaren 7 gün içinde işverene ödeyeceğini kabul ve beyan ettiği görülmektedir. Sözleşmenin geçerli olduğu İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinin kabulündedir. Davalı işçinin iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 3 gün sonra aynı il sınırlarında aynı alanda iştigal eden işyerinde işe başladığı da sabittir. Nevarki davacı işveren cezai şart isteğinin zararın varlığı ve miktarının ispatlanamadığı gerekçesiyle reddi doğru olmamıştır. Cezai şart alacaklısını ispat yükünden kurtarır. Mahkemece yapılacak iş TBK 182/son hükmünü de göz önünde bulundurmak suretiyle cezai şart alacağı talebini kabul etmektir…”


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 2016/8414 E. ,  2018/1663 K. Sayılı 05/03/2018 Tarihli Kararı: “...Dava, davalı işçinin sözleşmedeki rekabet yasağına aykırı davranması nedeniyle kararlaştırılan cezai şartın tahsiline ilişkindir. Mahkemece; davalının, taraflar arasındaki gizlilik ve rekabet etmeme protokolünde kararlaştırılan rekabet yasağı taahhüdüne aykırı davrandığı ve rekabet yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 182. maddesi uyarınca hakim aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir. Mahkemece protokoldeki cezai şarta ilişkin 4. madde uyarınca 20.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmiş ise de, cezai şartın fahiş olup olmadığı ve indirilmesi gerekip gerekmediği tartışılmamıştır. Bu durumda, belirtilen hususlar tartışılıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru görülmeyip kararın bozulması gerekmiştir…”

Rekabet yasağı sözleşmesi ile, rekabet değeri koruma altına alınır, işverenin haklı menfaati korunurken aynı zamanda işçinin de anayasal hakkı olan çalışma ve sözleşme özgürlüğünün kısıtlanmamasına dikkat edilir. 

Yukarıda yer vermiş olduğumuz hususlar genel hatları ile dikkat edilmesi gereken husus ve kurallar olup rekabet yasağının geçerli ve hukuka uygun, hakkaniyetli olabilmesi için her somut olayın kendi özelinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Benzer Makaleler