TİCARİ SIRRIN KORUNMASINA YÖNELİK GİZLİLİK SÖZLEŞMESİ HAKKINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
I-TİCARİ SIR
Ticari sır bir şirketin rakiplerine karşı ekonomik avantaj elde etmesini sağlayan bilgi bütünüdür. Ticari sır ve rekabet hukukuna ilişkin düzenlemeler; işletmelerin önemli bilgilerini korumayı ve rekabet ortamında adil bir şekilde hareket etmeyi amaçlamakta aynı zamanda hem işletmeleri hem de tüketicileri koruma altına almaktadır.
Ticari sır; bir işletmenin ticari faaliyetlerinin yürütülmesi esnasında sahip olduğu ve üçüncü kişilerle paylaşmadığı, ticari değeri olan gizli bilgilerdir. Ticari sırlar, işletmelere rekabet avantajı sağlayan, bilgi, formül, teknik, tedarikçi isimleri, iç kuruluş yapısı ve organizasyonu, iktisadi, mali ve kredi nakit durumu, müşteri verileri faaliyet stratejisi, üretim yöntemleri, araştırma ve geliştirme planları imalatın teknik özellikleri, ham madde kaynakları, fiyatlandırma politikaları ,pazarlama taktikleri ve masrafları, müşteri potansiyeli , elektronik ortamdaki veriler gibi çeşitli unsurları içerebilir.
Anılan ticari sırların korunması ile işletmelerin sürdürülebilir rekabet avantajını elde etmesi artacak, piyasada eşit rekabet şartlarının sağlanması gelişecek, yenilikçiliğe teşvik söz konusu olacaktır.
II-TİCARİ SIRLARIN HUKUKİ OLARAK KORUNMASINDA GİZLİLİK SÖZLEŞMESİNİN ÖNEMİ
Ticari sırların korunmasına yönelik Türk Ticaret Kanunu (TTK), Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) ve Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (RKHK) da bulunan hukuki düzenlemelerin bulunmasının yanı sıra, işletmelerin önlemler alarak ticari sırları belirlemesi ve sistematik bir şekilde koruma altına alması gerekmektedir.
Bu nedenle işletmelerin; iç yönetmelikler düzenlemeleri, Gizlilik anlaşmaları akdetmeleri veya sözleşmelerde gizlilik hükümlerine yer vermeleri oldukça önem arz etmektedir.
Böylelikle şirketler; çalışanları, tedarikçileri ve müşterileri ile gizlilik politikaları üzerinde anlaşma sağlayarak kendilerini koruma altına alacaktır. Bununla birlikte, işletmeler/ şirketler ticari sırlarının ifşa edilmesinin önüne geçmek adına; şirketlerin fiziksel ortamlarda erişim kontrolleri, şifreleme yöntemleri, veri tabanı güvenliği ve ağ güvenlik tedbirleri gibi teknik ve operasyonel önlemler de almaları gerekmektedir
Taraflar arasında imzalanacak olan gizlilik sözleşmesi ile; ticari sır niteliğindeki bilgileri hukuki ilişkinin tarafı olmayan kişilere ifşa etmeme, elde edilen gizli bilgilerin sözleşme süresi veya sözleşmenin sonlanmasından itibaren belirli bir süreye kadar korunmasını sağlama ve bu gizli bilginin ne olduğu, ne şekilde kullanılabileceği vb. hususlar belirlenebilecektir.
Her bir sözleşmenin hukuki ilişkinin mahiyetine göre ayrı ayrı değerlendirilmesi ve düzenlenmesi önem arz etmektedir.
III- GİZLİLİK SÖZLEŞMESİ
Gizlilik sözleşmesi, işletme açısından gizlilik niteliği taşıyan özel veya ticari bilgi ve belgelerin korunmasını ve bir başka tarafla paylaşılmasının engellenmesini amaçlamaktadır. Bu nedenle bilgi ve belgelerin nasıl kullanılacağına yönelik birtakım yükümlülükler düzenleyen hukuken bağlayıcı bir sözleşme türüdür. Gizlilik Sözleşmesi; genellikle potansiyel yatırımcılar, alacaklılar, müşteriler ve tedarikçiler arasında imzalanmakla birlikte herhangi bir kişi Gizlilik Sözleşmesine taraf olabilecektir.
Gizlilik sözleşmesi tek başına akdedilen bir sözleşme olabileceği gibi gizlilik hususunun imzalanan bir sözleşmenin içerisinde madde olarak ya da sözleşmenin eki mahiyetinde düzenlenmesi de mümkündür. Gizlilik sözleşmesi; tek taraflı, iki taraflı veya çok taraflı olarak imzalanabilecektir.
GİZLİLİK SÖZLEŞMESİ İMZALANMASINDA VEYA İMZALANAN SÖZLEŞME İÇERİSİNDE GİZLİLİĞE İLİŞKİN HÜKÜMLERİN DÜZENLENMESİNDE AŞAĞIDAKİ HUSUSLARA DİKKAT EDİLMESİ GEREKMEKTEDİR
Taraflara açık bir şekilde yer verilmelidir. Taraflar doğru olarak ifade edilmeli, sözleşmeyi imzalayan kişini yetkisi olup olmamasına dikkat edilmelidir.
Sözleşmenin amacı içeriğine uygun olarak belirlenmelidir. Sözleşmenin imzalanabilir olup olmadığı gözetilmeli ve diğer taraf ile paylaşılacak bilginin bir başkasına açıklanmayacağı yönünde belirgin bir hüküm bulunmalıdır.
Sözleşme çerçevesinde korunacak gizli bilginin ne olduğuna ilişkin tanım tam şekilde yapılmalıdır. Gizli bilginin hangi husus ve bilgileri kapsadığı, açıklanan bilginin hangi çerçevede kullanılabileceği hususları açık bir şekilde belirlenmelidir.
Gizli bilgi tanımının istisnalarına yer verilmesi de daha sonrasında çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde de kolaylık sağlayabilecektir. Gizli bilgiye ilişkin tanım kapsamı düzenlenirken seçici davranılmalı ve gerekli olmayan hususlar gizli bilgi tanımından çıkarılmalıdır zira tanımın gereksiz yere genişletilmesi halinde taraflar arasında anlaşmazlıklar ortaya çıkabilecektir. Kapsamlı şekilde tanım yapılması halinde ise; tanımın istisnasını oluşturan hususlara da yer verilerek önceden belirleme yapılarak sözleşmenin anlaşır hale getirilmesi önem arz edecektir.
Gizli bilgiye ilişkin olarak tarafların yükümlülükleri açık bir şekilde belirlenmeli, sorumlulukların sınırları sözleşmede net bir şekilde hüküm altına alınmalıdır
Gizli bilginin ne şekilde ve kimler tarafından kullanılacağı, mülkiyetin hangi tarafta olduğu, gizli bilginin hangi durumlarda ve ne şekilde açıklanabileceği hususları belirlenmelidir. Diğer taraf ile paylaşılacak bilginin bir başkasına açıklanmayacağı yönünde belirgin bir hükmün olması gerekmektedir. Örneğin; yapılacak olan yargılamada taraflardan birine müzekkere yazılması halinde elinde bulunan gizli bilgiyi açıklama zorunluluğunun bulunması söz konusu olduğunda sözleşmenin karşı tarafına bilgi verilmesine yönelik madde, hüküm altına alınabilecektir.
Sözleşmenin geçerli olacağı süre ile gizli bilginin ne kadar sürede ve ne şekilde korunması gerektiği, gizlilik yükümlülüğün ne kadar süre devam edeceği detaylı bir şekilde belirlenmelidir. Örneğin; gizli bilginin sözleşme süresince veya sözleşme bitiminden itibaren belirli bir süre boyunca saklanılması gerektiği düzenlenebilecektir. Ayrıca gizli bilginin ne şekilde saklanacağı hususu da düzenlenebilecektir. Örneğin gizli bilginin yalnızca sözleşme taraflarının erişimine açık olduğu bir sistem ile saklanabileceği hükmüne yer verilebilecektir. Bununla birlikte gizli bilginin geri iade edilmesi ya da imhası ile ilgili hükmün olması da önem arz etmektedir.
Cezai şart hüküm altına alınmalıdır. Gizliliğe ilişkin sözleşmeye aykırı hareket edilmesi veya sözleşme hükmünün ihlal edilmesi durumunda uygulanacak olan yaptırım ve tutara açık bir şekilde yer verilmesi gerekmektedir.
Sözleşmede değişiklik yapılmasına ilişkin durumlara yer verilmesi önem arz edecektir. Sözleşmede herhangi bir değişiklik yapılmasının gerektiği durumlar göz önüne alınarak; değişik talebine ilişkin bildirimin yazılı olması kararlaştırılabilecektir.
Devir hususunda düzenleme yapılması da fayda sağlayabilecektir. Sözleşmede yüklenen hak ve sorumluların devredilmesini yasaklamak ya da karşı tarafın ön yazılı izni vb. koşullara bağlamak muhtemel ihlallerin önüne geçilmesi açısından fayda sağlayabilecektir.
Gizlilik sözleşmesinde fesih şekil ve sebeplerine de yer verilmesi önem arz etmektedir. Gizlilik Sözleşmesinin hangi şartlar altında feshedileceği, feshin sonuçları, hangi tarafın tek taraflı fesih hakkı olduğu vb. durumlara sözleşmenin feshi maddesinde yer verilmesi gereklidir.
Aşağıda yer vermiş olduğumuz Yargıtay Kararında da; gizlilik ve bilgi güvenliği kurallarına aykırı davranış nedeniyle taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince cezai şartın koşullarının oluştuğuna ancak TTK ‘nın 182/son maddesi gereği cezai şartta indirim yapılabileceğine karar verilmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2018/4159 E. , 2020/19615 K. Sayılı 22.12.2020 Tarihli Kararı:
Davacı şirket teknoloji firması olup davalı işçi ile imzalanan iş sözleşmesinin 11. maddesinde bentler halinde gizlilik ve bilgi güvenliğine ilişkin kurallara yer verilmiş, işçinin bilgi güvenliği kurallarına uyması gerektiğini açıklamış, gizlilik ve bilgi güvenliği kurallarına aykırılık halinde işverene 150.000 TL cezai şart ödeneceği kurala bağlanmıştır. Sözü edilen iş sözleşmesi hükmü gizlilik ve bilgi güvenliği yükümlülüklerinin ihlaline bağlı cezai şart öngörmekte olup bu durumda cezai şartın iki taraflı olmadığından bahisle geçersizliğinden söz edilemez. Zira cezai şartın karşılığı işçinin öngörülen yükümlülüklere aykırı davranması olup Mahkemece salt TBK’nun 420. maddesine dayalı olarak davanın reddi hatalıdır.
…Somut uyuşmazlıkta, davalı işçinin sır saklama yükümlülüğünü, gizlilik ile bilgi güvenliği kurallarına aykırılık davrandığı anlaşılmakta olup iş sözleşmesinin 11. maddesindeki cezai şartın koşulları oluşmuştur. Mahkemece TBK’nun 182/son maddesi değerlendirilerek indirim yönünden bir karar verilerek istekle ilgili hüküm kurulması gerekirken reddi hatalı olup bozmayıgerektirmiştir.”
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi ‘ nin 2015/9590 E. , 2018/2590 K. Sayılı 03.04.2018 tarihli kararı:
“Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Taraflar arasında lojistik hizmet sözleşmesi ve gizlilik sözleşmesi mevcut olduğu, sözleşmede sözleşmeye aykırılık halinde davalının davacıya 50.000,00 TL ödeyeceğine dair cezai şart mevcut olduğu, davacının 13.02.2012 tarihli ...... 6. Noterliği'nin .... yevmiye numaralı İhtarnamesi dışında somut herhangi delil ibraz edemediği, gizlilik sözleşmesinin ihlali ve ihlalin varlığı kabul edilse dahi davalı tarafın kusurlu eylemi sonucu gerçekleştiği ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.”
İşbu kararda ise; gizlilik sözleşmesine aykırı davranıldığının karşı tarafın kusuru ve davranışı ile gerçekleşmiş olduğunun da ispatlanması gerektiğine yer verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ‘nin 2018/4411 E. , 2020/1668 K. Sayılı 18.02.2023 Tarihli Kararı:
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında gizlilik sözleşmesini konu edilen ve davacıya ait olduğu iddia edilen ticari sır niteliğindeki bilgilerin daha önce kullanılmış bilgi ve yöntemler olduğu, münhasıran davacıya ait, sır niteliğinde bilgiler niteliği taşımadığı, ticari hayatta herkesçe bilinen ve kullanılagelen denenmiş yöntemler her ne kadar davalı yanın bilgisizliği nedeniyle gizllik sözleşmesine konu edilmiş ise de davacı yanca davaya konu bilgilerin ticari sır niteliğinde ve sadece tarafına ait bilgi/yöntem gibi sunulmuş olmasının davaya konu bilgilerin daha önce bilinmeyen bir yöntem olduğunun kabulünü gerektirmeyeceği, davalının dava konusu bilgileri kullanmasının hukuka aykırı olmadığından davacının tazminat talep etme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
….
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 18,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 18/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.”
Yukarıda yer vermiş olduğumuz işbu yargıtay kararında ise; ticari hayatta herkesçe bilinen ve kullanılan, denenmiş olan yöntemler gizlilik sözleşmesine konu edinmiş olsa dahi; münhasıran tarafa ait ticari sır niteliği ve bilgisi taşımadığından bilgilerin kullanılmasının gizlilik ihlali oluşturmayacağı şeklindedir.
Sonuç olarak ticari sırların korunması ticaret hayatının önemli bir unsurudur. Ticari sırları koruyarak bu korumanın süre ve şeklini belirleyerek, gizli bilginin haksız yere iktisap edilmesi halinde ortaya çıkabilecek zararların önüne geçmek adına gizlilik sözleşmeleri ya da hükümleri düzenlenerek gerekli önlemlerin alınması çok önemlidir. Bununla birlikte ticari sırların korunması için hem teknik hem de operasyonel önlemler de alınmalıdır.